7 Kasım 2016 Pazartesi

Tarihin ender gördüğü bir profesördür Ahmet Akgündüz. Bakın Tayyip Erdoğan hakkında ne dedi. | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, recep tayyip erdoğan, prof. dr. ahmet akgündüz, egemen bağış, efkan ala, akp'nin gerçek yüzü, gerçek yüzü, islamcılık, bop projesi,

Kafalar çok güzel, ışıl ışıl parlıyor.

Neymiş, siyasi müceddid ve ümmet-i Muhammed'in lideri imiş...

Diploma yok.
Yabancı lisan yok
Kamu tecrübesi yok
Tarih bilgisi yok
Edebi derinliği yok
Teknik bir sahada uzmanlık yok
Herhangi bir sanat dalında meşguliyet, ustalık yok
Kitap okumuşluğu yok, şimdi de okumuyor. 
Genel kültür seviyesinin dışında İslami bilgisi, derinliği yok
Ekonomi bilgisi ve tecrübesi sıfır, 30 kuruşa simit sattığı ile övünüp duruyor. 

Bütün bunlar bir yana da,

Davos'a gidip "Din ve kültür gibi sun'i bölünmeler" diyor

Başka bir yere gidiyor, müslüman eti yemek ve kanı içmekle övünmüş Haçlı askerlerinin sevgi, dostluk, kardeşlik için geldiğini, tarihin yanlış yazıldığını söylüyor

Başka bir yere gidiyor, fahri doktora verilirken üzerinde haç olan papaz kıyafeti giyiyor. Oysa kameralar karşısında yerdeki Türk bayrağını kaldırıp iç cebine koyduğu çok oluyor. Bu doktoranın rüşvetle alındığı, doktorayı verenlerden birinin skandal patlak verince intihar ettiği, diğerinin istifa ettiği dünya medyasını yansıyor. Görmezden geliyor. Tartışmalara girmiyor. Kendini de savunmuyor. 

Ekonomik ve siyasi bir İslam birliğine karşı olduğunu söylüyor.

Sünnilik sanki İslam'dan başka bir şeymiş gibi "Benim sünnilik diye bir dinim yok" diyor. İslam'a dair bilgisinin sıfır olduğunu da gözler önüne seren reddiyeler yapılıyor. Henüz İslam'ın mezhep kavramını bile doğru anlayamamış olduğu gözler önüne seriliyor. O, bunların hiçbirine karşılık veremiyor ama memleketin mezhepsizleştirilmesi için şu an dahil, Diyanet'i büyük bir gayretle kullanıyor. 

Diyanet teşkilatının iyice laçkalaştığından rahatsız olan ve kamuoyu oluşturan bu milletin karşısında, "1 milyonluk araba bir şey mi, al sana" dercesine daha da fazlasını keyfi olarak başkana tahsis ediyor. Adeta diplomatik bir dille bu millete "Ben verdim oldu bitti. Ben böyle istiyorum. Sizin tercihlerinizden bana ne. Ben neyi doğru görüyorsam mevzu bitmiştir." mesajı veriyor. 

Bu güne kadar medeniyetler ittifakı, dinler arası diyalog, BOP İslamcılığı, ılımlı islamcılık projelerini gönül rızası ile, içten gelerek destekledi. 

İbnelik, zina, evlilerin zinası, misyonerlik, domuz eti halen serbest. Bunlara tepkiler yükseldikçe "Ne yapalım AB'ye uyum yasaları bunlar" diyor. Sonra an geliyor kameralar karşısına çıkıp "Ey AB!" diye atarlanıyor ve "bizi almayacağınızdan eminiz, sizsiz de dünya mümkün" mealinde konuşuyor. 

Diyanetten sorumlu devlet bakanı yaptığı Mehmet Aydın, milyonlarca Türkiyelinin imanına kasteden projeleri büyük bir gayret ve kararlıklıkla uygularken, kendi partisinden bakan olan bu adama karşı millet nefretle hücum ederken, hiç oralı bile olmuyor. Adeta onu da kolluyor. Mehmet Aydın ise yurt dışındaki müslümanların faaliyetlerine gidince "Niye haremlik selamlık yapıyorsunuz?" ya da "Gayri müslimlere sizin dininiz batıl bizimki hak demeyeceksiniz" diyebilecek kadar büyük skandallara imza atıyor. 

Ayete bakara makara diyen Kürt Yahudisi Egemen Bağış'a tepkiler yükselirken, onun da yanında oluyor. Hatta inanmazsınız ama Tayyip ile Egmın arasında hala bir husumet, ayrılık yok. 

Bu Egmın, TSK'da asker iken ölen Hristiyan birinin cenazesine katılıp "Bu topraklar üzerinde kim azınlık, kim asli unsur, bu tartışılır" derken ve bu Hristiyanı bile şehit ilan ederken hiç rahatsızlık duymuyor. 

Lüzumsuzun biri, nasıl bakan olabildiğini insan aklının almadığı Efkan Ala, hz. peygamberimize kibir isnat ediyor, onun umurunda bile olmuyor. Öyle ki saray soytarısı olarak bilinen cübbeli ya da cübbesiz, akademisyen ya da alaylı bazı sözde hocalar bile "Yahu ben bunu nasıl tevil edeyim. Cemaatim beni de siler geçer" diyerek bakana atarlanmak zoruna kalıyor. Onun umurunda bile olmuyor. Gün geliyor bu bakanın fişini çekiyor ama sebep de sözde darbenin olduğu gece hususi uçakla Gürcistan üzerinde dolaşıp durup, neler olduğunu anlayana kadar memlekete gelmeyişi oluyor. 

Irak'ta asker sivil demeden, masum suçlu ayırt etmeden, bebek, çocuk, kadın diye ayırmadan katliamlar yapan ve toplamda milyonlarca kişiyi katleden ve Haçlı seferi yapmaya geldiklerini ilan ede ede gelip bunları yapan Amerikan askerlerine kahraman diyor. 

Urfa'da ve başka yerlerde konuşuyor, dört hak din diyor. "Dilin mi sürçtü" diye herkes sorup tepki gösteriyor, yıllar geçiyor cevap vermiyor ya da düzeltme yapmıyor. 

Ve tekrara gerek yok, daha böyle yüzlerce acı gerçek var, ama nasıl profesör olabildiğine dair öğrencilere doktora tezi verilmesi, incelenmesi gereken Ahmet Akgündüz de bu gördüklerinizi yazıyor. 

Gerçi Ahmet bunu hep yapıyor. Said-i Nursi'nin seyyid olduğu palavrasını atarken de 1935 yılına ait Osmanlı belgesi göstermişti :)

Kafalar çok güzel, ışıl ışıl parlıyor.

Latifesi, ciddisi her şey bir yana, izleyip hep beraber görelim, Allah'ın bu memlekete, bu millete, bu kadar laçkalaşmaya, bu kadar düşmeye gazabı çok şiddetli olacak. 

Nerden mi biliyorum böyle olacağını? Dünya tarihinde bundan başka bir şey yok.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Dikkat!
 Gerçek sahibinin CIA olduğu ispat edilmiş olan Facebook ve benzeri Amerikan menşeli sosyal ağlar bizi uzun yıllardır sansürlüyor. Bu yayını paylaşıp, söz konusu sosyal ağlar üzerinde yaymayı, duyurmayı başaramayacaksınız. Ayrıca bu sosyal ağlardaki sayfalarımıza takipçi olduğunuzda, paylaştıklarımızın çoğunu göremeyeceksiniz. Bu, son sekiz senedir bu şekilde. Bu nedenle bizi, Akademi Dergisi'ni ve Mehmet Fahri Sertkaya'yı, farklı konudaki yüzlerce sitelerimizin bütün yayınlarını Telegram kanalımızdan takip etmenizi tavsiye ederiz: www.t.me/AkademiDergisi

(Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu güne değin en çok tıklanılanlar