8 Eylül 2017 Cuma

İsim isim anlatıyoruz; Merhum Kemal Kacar'a kastedenlerle, Akademi Dergisi'ne savaş açanlar, yasaklandığı şeklinde sahte yazı yayanlar, aynı suç örgütü: AKPKK... | Mehmet Fahri Sertkaya

 ahmet arif denizolgun, akademi dergisi, akpkk'nin gerçek yüzü, cemaat, götürgev, izinli mi, kemal kacar, mossad, nurettin akman, süleyman hilmi tunahan, süleymanlılar, tarikat, tugva,
CIA bağlantılı olduğu afişe olan, yerli ve yabancı çok sayıda basın kuruluşunda ismi CIA casusu olarak geçen Nurettin Akman, çevresinde büyük oranda Sabetaycı gizli Yahudiler ve Masonlar bulunan, Amerika ve İsrail ile acayip bir dostluğu olan ve kendisi de Sabetaycı Yahudi olan Adnan Oktar'ın, Masonik logolu A9 TV'sine sorun görmeden konuşurken görülüyor.

İsim isim anlatıyoruz, okuyun...

Akademi Dergisi, mafya babaları ile, ''kurşun manyağı'' yapılmak ile, içeri tıkılmak ile, yakınları/akrabaları ile tehdit edilmişti. Kemal Kacar merhumu ilaçlarla delirtmek isteyenler ile Akademi'nin yasaklandığı pususunu kuranlar, aynı kişiler.

Hiçbir Süleymancı, AK Partili olamaz ve Akademi'ye karşı da olamaz. Çünkü;

➥ Akademi'nin yasaklandığı pususunu AKPKK+MİT+CIA ortak şekilde kurdu. Kimleri kullandılar biliyor musunuz? Merkez yeni yasaklamaları neden e-posta ile dağıtmıyor, biliyor musunuz? İsim isim anlatıyoruz, okuyun...

Akademi Dergisi, şu anda sekizinci senesinde ve sekiz sene boyunca hiç bir zaman cemaat yönetimi tarafından yasaklanmadı. Hiçbir zaman dava da edilmedi. Sekiz sene boyunca, özellikle de son dört senedir, abartısız onlarca kere, merkezimiz tarafından yasaklandığı iftirası atıldı, sahte yazılar dolaştırıldı. Bunun on binlerce farklı şahidi var.

2016 yılında, merhum büyüğümüz Arif Ahmet Denizolgun'un alemi değiştiği gün ve sonrasındaki haftalar, aylar boyunca, AKPKK organize suç, terör ve ihanet örgütünün Müslüman görünümlü münafık ve adi militanları, aslında daha doğru ifade ile bu militanlar üzerinden CIA, yolumuza karşı adice pusular kurdu ve bu dengeler arasında Akademi Dergisi de bunlara karşı vazifesini yaptı.

Bu sürecin devamında, merkezimizden çıkan gerçek ve genel bir sosyal medya yasaklaması metni, bunlar tarafından fırsata çevrildi ve metnin üzerinde oynayıp, aslında bulunmadığı halde oraya Akademi Dergisi hesaplarını parantez açarak ekleyip, sonra bunu mail yolu ile bölge sekreteryalarımızın yaklaşık yarısına gönderdiler, diğer yarısına ise, güncel mail adreslerini bilmedikleri, ellerinde olmadığı için gönderemediler. Yasaklama metinleri zaten e-posta ile dağılırdı ve bunlar herkesten önce davranıp, teknik bir hile ile, sanki merkez sekreteryanın o herkesin bildiği mail adresinden çıkmış gibi görünen, e-postalar gönderdiler. Öyle bir manzara oluştu ki, yurt içinde bazı illerde gerçek metin, bazılarında ise oynanmış bu sahte metin okundu. Çünkü ellerine ulaşan mail, tam anlamı ile merkez sekreteryamızdan çıkmış gibi görünüyordu. Yurt dışında da bazı bölgelerde, içinde Akademi'den bahsedilmeyen gerçek metin, bazı bölgelerde de Akademi eklenmiş sahte metin okundu. Tam bir kaos ortamı oluştu.

Bu, elektronik hileden başka bir şey değildi. İçinde, parantez açılarak Akademi Dergisi'nin yasaklandığı iddiası eklenen sahte metnin, merkezden hiçbir zaman çıkmadığını, sonraki süreçte biz binbir türlü izah ve ispat ettik. Zaten bu sene, yaklaşık bir ay kadar önce çıkan yeni yazılı sosyal medya yasaklaması, ilk defa olarak mail sistemi ile dağıtılmadı, elden ve imzalı şekilde dağıtıldı ve sistemimize bir daha böyle bir sızma ihtimali de bertaraf edildi. Metnin/evrakın üzerine en dikkat çekici şekilde "Kesinlikle e-posta sistemi ile dağıtılmayacaktır!" notu eklendi.

Bu adice davranışı geçen sene yapanlar, çoktan, kimisi yirmi küsur sene önce, kimisi on küsur sene önce Süleymancılar cemaatinden pis işlere bulaşmaya başladıkları için kovulmuş olup da ortak nokta olarak yoluna AKPKK suç örgütü ile devam eden kişiler. Bunlardan biri, Avukat Zeki Çalışkan...

Cemaatimizde bir zamanlar idareci kadro arasında bulunan Zeki Çalışkan'ı, bu pusularından sonra uzun uzun anlattık. En son, sahte yasaklama pusuları da Akademi'yi durdurmayınca, çaresiz kalıp, birlikte pis işler çevirdikleri mafya babaları ile, karanlık çetelerle, bizi "kurşun manyağı" yapmakla bile tehdit ederek Akademi Dergisi'ni durdurmaya çalıştı. Sonra yine de gerekli karşılığı verdik ve kaç aydır varlık bile gösteremiyor. Bütün bu sürece on binlerce kişi doğrudan yada dolaylı olarak şahit oldu.

Bir diğeri, cemaatimizi AKPKK suç, terör ve ihanet örgütü ile yakınlaştırmak için dinimizi ve yolumuzu/değerlerimizi en adice malzeme eden, üstazımız adına bile kasten yalan sözler uyduran, on milyonlarca müslümanı ve gelecek nesilleri kandırmaya teşebbüs etmekten çekinmeyen ve sonraki sesli ve yazılı yayınlarımızda bir hiçe dönüştürdüğümüz, tesirini/zararını kırdığımız, Haber 7 ve habervaktim com gibi fitne yuvalarının yazarı, çirkin yüzünü aleme gösterdiğimiz Şevket Tandoğan...

Diğeri, AKPKK'nin bir zamanlar Ankara sorumlusu olan, sonra bir devlet kurumunun başına getirilen Nurettin Akman... Nurettin Akman da Zeki ve Şevket ve diğer bazıları gibi, yıllarca cemaatimiz içinde üst idareciler arasında bulunmuş bir kişi. İçimizi, sistemimizi çok iyi bilenlerden. Akman, merhum büyüğümüz Kemal Kacar bey ağabeyimize kasten akıl sağlığını bozucu ilaçlar verip delirtmek isteyen kişi. Avrupa idarecisi idi o zamanlar ve bu teşebbüsü de AKPKK ve CIA için yapmıştı. Bu niyetle kullandığı Adanalı profesörü de herkes bilir ve o da sağdır. Bunu o zaman denediler çünkü, o zamanlar AKPKK kurulacak iken, bu Siyonist ihanet projesine mani olmak için çırpınanlardan biriydi merhum idarecimiz Kemal Kacar...

Basit bir CIA piyonu olmaktan başka hiçbir hüneri olmayan Tayyip Erdoğan'a çok yakın olan kişilerden biri Nurettin Akman... Akman'ın kızının nikahında şahitlerden biri, çok uzun zaman önce Süleymancılar cemaatinden kovulmuş olan sucukçu Tayyip Erdoğan'dı... Hani Elif Et ve Sucuk firmasında muhasebe müdürü olan, eşek etinden sucuk yapıp satarlar iken suç üstü olan, 1986 yılında fotoğrafı ile birlikte, Sabetaycı Yahudi Ilıcakların Tercüman gazetesine manşet haber olan Tayyip Erdoğan...

Nurettin Akman daha sonra ciddi şekilde deşifre olmuş birisi. Bu kadronun hepsi CIA'nın piyonu oldular ama Akman'ın CIA bağlantısı, dünya ve Türkiye basınında açıkça yer aldı. Arama motoruna "Ak parti CIA Nurettin Akman' yazarak siz de bunları kısa sürede bulabilirsiniz.

Yine Akademi Dergisi'ne, 'Cemaatimizin yönetimini ele geçirme' teşebbüsleri sırasında kendilerine çok ama çok büyük darbeler vurduğu için kin ve nefretle ve büyük suç kapsamında bir eylemle bu tuzağı kuran bu ekibin içinde CIA ile, MİT ile, AKPKK ile, GÖTÜRGEV ile, TUGVA ile, Gönüllü Teşekküller Vakfı ile, İçimizdekiİsrail ile bağlantılı kişilerden, birçoğu kullanıldı. Şimdi aynı ekip hala bir fırsat bulsalar, cemaatimizin yönetimini ele geçirip AKPKK, GÖTÜRGEV ve TUGVA üzerinden CIA'ya bağlayacaklar. Burada tekrar etmeye imkan/yer yok. Biz bu şahısları, dernek ve vakıf görünümlü suç merkezlerini, niyetlerini, taktiklerini, bağlantılarını çok geniş şekilde, açıkça isimler vererek anlattık ve en nihayet gerçek patronlarının, emir aldıkları kişilerin, Süleymancılar cemaatine Tayyip ile beraber hukuksuz şekilde devlet müdahalesi yapmaya çabalarken, Tayyip ile bir araya gelip son kararları aldıkları günün ertesi sabahı, tıbben ve bilimsel olarak nasıl öldüğü izah edilemeyecek surette ölen Mustafa Koç ve ülkemizdeki diğer kripto Yahudi patronlar üzerinden Siyonizm, CIA ve MOSSAD olduğunu anlattık.

Şu kadar isimler vererek, açıkça anlatarak duyurduğumuz halde, yolumuza karşı nelere teşebbüs edildiğini ve Akademi'nin nelere mani olduğunu anlatıp durduğumuz halde, "Akademi'nin yasaklandığı metin sahte, merkez sekreteryadan bunu doğrulamak beş on dakikalık iş" deyip durduğumuz halde, merkezimizin de Akademi'yi harcamayan duruşu net olduğu halde, hala ısrarla Akademi Dergisi'nin yasaklandığını iddia eden her kim varsa, bizim davamızla, yolumuzla alakası yoktur. 

Sekiz senelik tarihimiz/geçmişimiz boyunca, bizden rahatsız olan bir tek gerçek Süleymanlı görmedik. Merkezimiz de hiçbir zaman rahatsız olmadı. Biz gerçek Süleymanlıların hepsinden sürekli olarak hayır dua aldık, alıyoruz.

Söz konusu bu pusudan sonra, AKPKK organize terör örgütünün, uzun zamandır elinde adeta 'maymuna' çevirdiği, en rezil hallere düşürdüğü, tepe tepe kullandığı ve merhum büyüğümüz Arif Ahmet Denizolgun'un sık sık açıkça münafık dediği Cübbeli Ahmet Hoca denilen lüzumsuz herifle yaşanan sıkıntının neticesini de cümle alem gördü. Bu herife dair anlattığımız her şeyin gerçek olduğunu, kendi cemaatinden onlarca kişi basın ve medyada anlattı, bu da görüldü. Bir seneyi çoktan geçti, hala merkezimizin bizi dava ettiği iftirasını ispat edecek bu rezil herif... 'Ya ispat edersin, ya çıkar özür dilersin, ya da şerefsizin tekisin" dedik durduk da oralı bile olmadı. Hala bu iftira ve fitne videosu resmi Youtube kanalında duruyor. Açıkça o videonun başında, ortasında, sonunda, her yerinde yalan söylüyor ve bir de üste çıkıp bize hakaretler, iftiralar savuruyor.

Elinde salladığı o şikayet dilekçesinin (ki hiçbir zaman adliyeye teslim edilemedi) merhum büyüğümüzün tensibi ile hazırlandığını da ispat edecek. Cübbeli gibi rezil bir herifi o hallere düşürenlerden, eline o dilekçeyi verenlerden ve kendi başına işler çevirip kendini merkezimizin avukatı olarak gösterenlerden sözde Süleymanlı avukat Salih Torun ve Ömer Çiğil'in gerçek yüzünü de, yaptıkları bu işin arkasında duramayışlarını da, telefonlarımızı kapatıp kapatıp kaçışlarını da, kaç kişinin hayatını mahvetmiş olduklarını da, kardeşlerimizden olan insanların canlarını nasıl acımasızca yakmış olduklarını da, haklarındaki zimmete para geçirme, yargıyı ve müvekkillerini aldatma dahil vahim çok sayıda iddiayı da, mağdur ettikleri kişileri bile açık kimlikleri ile sesli konuşturarak ispat etmişiz. Arama motorunda bu fitneyi körükleyen bu avukatların isimlerininin yanına Akademi Dergisi yazıp aratarak, yazılı, sesli, videolu yayınlarımızı bulabilirsiniz.

CIA ve AKPKK'si, cemaatimiz/merkezimiz ve Akademi Dergisi ile girdiği bu kapışmada, özelikle Akademi'nin yayınlarının bazıları, çok kritik anlarda ülke gündemine oturunca ve sarsıcı tesir oluşturunca, perişan oldular, söz konusu bu yazılı, sesli, videolu yayınlarımızı panik hali ile her yerden kaldırtmak için, Boşbakanlık kurumuna bile defalarca vahim suçlar işlettiler, emir eri yaptıkları sözde savcı ve hakimler ile üst üste skandallara imza atmak zorunda kaldılar. Bu hukuksuzluklara yaptığımız itirazların dilekçeleri de bir seneyi geçmiş olduğu halde sümen altı ediliyor, işleme alınmıyor. Şurası da çok mühimdir ki Akademi Dergisi, çok büyük bir dikkat ve gayretle, yedi sene boyunca bu çevrelerle böyle bir kapışma içerisine girmemeye çabaladığı halde merkez tarafından yazıldığı iddia edilen sahte metinde, bu hususa dikkat çekilmiş, herkesle tabiri caizse kavga ettiğimiz iftirası atılmıştı. Oysa o sahte yasaklama pususundan sonra Akademi Dergisi, yaptığı ikazlara verilen alaycı, artist, zorba karşılıkların ardından "inceldiği yerden kopsun" diyerek bu organize suç, terör ve ihanet örgütü ile böyle bir mücadeleye girdi, yine de merkezimizin bize açtığı bir dava falan yok. Olduğunu iddia edenlere "takip numarası" sorun, verebilirlerse, olmayan şikayetin takip nosunu, bize aktarın, bakalım.

Bütün bunlar bile kendini Süleymanlı olarak tanımlayan bazı adi karakterli münafık pislik heriflere hiçbir şey anlatmıyor/anlatmayacak. Bunlar haklı olsalar, bizim şu anda bile şu restimize, iddialarımıza karşılık, merkezimizin bir rahatsızlığı olması, hukuki yollara gitmesi, "Karışıklık olmuş, biz gerçekten yasakladık" demesi gerekir ve istese merkezimizin bizi bitirmesi iki günlük iştir ama merkezimiz her zaman Akademi Dergisi'nin arkasında durdu, tasdik eden tavırlar sergiledi ve şimdi de sergileyeceği kesin olduğu halde, söz konusu bu sözde Süleymancı özde münafık güruh, hem kendilerini Süleymanlı olarak tanımlamaya devam edip, hem Akademi hakkında atıp tutabilecekler.

Daha önce defalarca söyledik, bütün bunları görerek hala Akademi'ye hasımlık eden, yasaklandığını iddia eden her kim varsa, şu güzelliklerden, şu ilimlerden, şu duruşumuzdan tesirlenmeyen her kim varsa, münafık olduğuna, vicdansız, iz'ansız, insafsız, duygusuz, iki ayaklı taş, hatta Allahsız olduğuna emin olup tedbir alabilirsiniz. Her an size de her şeyi yaparlar. Böyleleri öz evlatlarının bile kuyusunu kazarlar. Yeter ki menfaatleri onu gerektirsin.

Bunların bu kadar zamandır bize yaptığını, bir Müslümana, bir gayr-i müslim bile yapmaz. Düşman/gavur bile yapmaz.

Bakın hiçbir Müslüman demiyoruz, hala insan kalmış olan hiçbir insan, bu şartlarda bunların yaptığını yapamaz. Merhum büyüğümüz de bu sözde Süleymanlıları, on yıldan fazla süre önce, işte bu nedenle toptan kovdu ve 'Şu yolda içtiğiniz çorbalar bile haram olsun' buyurdu. 

Bir kişinin, sadece birinin gittiğini, yolunu ayırdığını bile görmedik. Üzerlerine bile alınmadılar. Oralı bile olmadılar. Hala AKPKK ile nezih cemaatimizi bir arada anmaya devam ettiler. Hala gerçek Süleymanlılara, değerlerimizi dillerine dolayarak, merkezimizi alet ederek sıkıntılar çıkartmaya devam ettiler, ediyorlar.

Hala merkez sekreteryadan söz konusu yasaklama metninin aslını istemek yerine, beş on dakikada bu AKPKK+CIA+Mafya ortak pususunu bozmak yerine 'Akademi Dergisi' yasaklandı demeye devam eden şerefsiz kere şerefsiz idarecileriniz kaldıysa, onları da silin defterinizden ve münasip şekilde merkeze bildirin bunları. Hatta bize bildirin öncelikle... Bakın büyük harflerle yazıyoruz ki BİZİM KONUMUMUZ, SİZİN İDARECİLERİNİZİN ÜZERİNDE, ÇOK ÜZERİNDE...

Her hangi birinize, Akademi'yi takip ettiğiniz için sıkıntı çıkartacak bir idareci olursa da bize bildirin. Çekinmeyin, isminizi gizli tutar, gereğini yaparız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu güne değin en çok tıklanılanlar